Türkiye – Çin ilişkileri ise son yıllarda siyasi açıdan büyük gelişim göstermiştir. Son üç yılda iki devletin liderleri 6 kez görüşmüşler, karşılıklı ziyaretler ve zirveler gerçekleştirmişlerdir. Ancak aynı durum ekonomik ilişkilere yansımamaktadır. Ticaret dengesizliği Türkiye adına 23 milyar dolarlık bir açık vermektedir. İki devletin üretimlerine baktığımızda ikame malların fazlalığı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla ekonomik açıdan iki devlet arasındaki ticaret dengesizliği kapanacak gibi durmamaktadır. Bu dengesizlik Çin’in yapacağı yatırımlarla biraz olsun dengelenebilir ancak burada dikkat edilmesi gereken şey bu yatırımların boyutunun ödeme dengesizliği yaratmamasıdır.
Keza böyle bir durum Yunanistan’ın Pire Limanı örneğinde olduğu gibi yeni olaylarla karşılaşılmasına neden olabilir.
İki devlet arasındaki siyasi ilişkilerin aksine halkların birbirlerine yönelik algısı ise Uygur Sorunu nedeniyle fazlasıyla olumsuzdur. Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinde yaşanan olumsuz kırılma Türkiye’yi özellikle ekonomik anlamda Çin’e daha fazla yaklaşmak zorunda bırakmaktadır. Bu durumsa bugün Çin tarafından izlenen anti-demokratik ve insanca olmayan politikalara Türkiye’nin diplomatik olarak ses çıkarmasını önlemektedir. Unutulmaması gereken husus ise siyasi ve ekonomik ilişkilerin, halklar arasındaki ilişkiler geliştirilmeden fazla mesafe alamayacağıdır.